Dijital dünyada yaşamak
Olgunluğa ulaştığınız zaman, bilişsel kontrolü yöneten sinir ağlarınızda iyice olgunlaşmıştır. Yıllarca süren öğrenme ve deneyim, beyninizi önemli bilgi ve dikkat dağıtıcı unsurlar arasında ayrım yapmaya zorlamaya başlar. Teorik olarak, odaklanma ve konsantrasyon kapasiteniz en iyi durumda olmalıdır.
Fakat günlük yaşam koşullarının değişkenlerinden kaçınamayız ve yolumuza engeller olarak çıkarlar. Gün içerisinde ANI YAŞAMAK için, odaklanmanıza ve konsantrasyonunuza müdahale eden fiziksel ve duygusal faktörleri bize müdahale eder.Ayrıca beynimizin et ve kandan oluşan bir organ olduğunu unutmamalıyız. Yaşlanmak hastalık alkol uyku gibi yaşamsal faktörlerin de odaklanmamızı etkilediğini unutamayız. Odaklanmanıza neden olabilecek şeylerden birine daha yakından bakalım.
Dijital dikkat dağıtıcı unsurlar
Sevin ya da nefret edin, dijital çağda yaşıyoruz ve geri dönüş yok. Ancak günümüzün dijital dikkat dağıtıcı tsunamisi, dikkati düzenleyen sinir ağlarına zorluklar getirebilir.
Birçok yönden, mevcut akıllı telefonlarımız bir göreve odaklanmış kalma yeteneğini engeller. En belirgin dikkat dağıtıcılar telefonun kendisinden gelen uyarılardır. Sadece sesi duymak veya titreşimi hissetmek, mesajı görüntülemek için zaman ayırmasanız bile bir göreve müdahale etmek için yeterince dikkat dağıtıcıdır. Bir aramayı cevaplamak için telefonla bağlantı kurduğunuzda, dikkatinizi e-postaları yanıtlamak gibi telefonla ilgili diğer etkinliklere sürüklemek kolaydır. Simgeler, parlak renkler ve akılda kalıcı melodiler bu uygulamaların cazibesini arttırır ve odağı diğer görevlerden uzaklaştırma yeteneklerini geliştirir.
Resim çekme, sosyal medyaya katılmak veya oyun oynamak gibi zevk için yaptığımız etkinlikler için daha da güçlüdür. Araştırmalar, sosyal medya beğenilerinin zevk ve ödülle ilişkili nörotransmitter olan dopaminde bir artışı tetiklediğini ve bu da başka bir şeye dikkat etme motivasyonunu azaltabildiğini göstermiştir. .
Medya kullanımının doğasında bulunan dikkat dağıtıcı etkenlere ek olarak, telefon, tablet ve bilgisayar ekranları tarafından yayılan mavi ışığa maruz kalmak uykusuzluğa neden olabilir. Chronobiology International dergisinde yayınlanan ve 20’li yaşlarındaki genç yetişkinleri kapsayan 2017 tarihli bir çalışma, yataktan önce mavi ışığa maruz kalmanın uyku süresini yaklaşık 16 dakika kısalttığını gösterdi. Mavi ışığa maruz kalma, vücudun normal uyku döngülerine bağlı bir hormon olan melatonin üretimini de azalttığını kanıtlamıştır.
Dijital dünyada yaşamak zorundayız. Sevsek yada sevmesek te ..
Önmeli olan hayatımızda ki dijital etkinliklere ayırdığımız vakit kadar sosyalleşmeye de vakit ayırmaktır.Bu sosyalleşme; düzenli uyku, doğru beslenme ve doğru egzersiz yapımını da kapsamalıdır.